Çeviren: Güçlü Yılmaz
Gece yarısı kablo TV yayınında ağır siklet prolar Monstor (dev), Razor (jilet), Butcher (kasap) Assassin (günahkar) ve Knitting Needle (örgü şişi) kullanıcı isimleri ile böbürlenmekteler. Tarihteki en ünlü oyunlar 1835’deki Kan Kusturan Oyun, 1926’daki Meşhur Öldürme Oyunu, 1945’deki Atom Bombası Oyunu. Hayır, bu kemik kıran cinsten yakın dövüş sanatlarından biri değil. İki rakibin rahat bir şekilde oturup, yanlarında katlanır kâğıt yelpaze ve sigara dışında bir şey bulundurmadıkları, kesişen dik çizgileri olan düz bir tahtada sırayla siyah ve beyaz taşları yerleştirdikleri bir salon oyunu. Basit kurallar ve malzemelerle oynansa da müthiş bir zihinsel mücadele. Satrançtan farklı olarak, her ne kadar uzun süreden beri 1 milyon 600 bin dolarlık ödül duyuruluyor olsa da henüz hiçbir bilgisayar 10 yaşındaki zeki bir çocukla başa çıkamadı. İngilizcede go olarak bilinen oyun, (Japonca İgo, Çince Veyçi, Korece Baduk) satrançtan daha derin ya da zor değil. 2500 yıl önce Çin’de akıl edilen oyun, Han Hanedanlığı döneminde (M.Ö.206-M.S. 220) şairlere, filozoflara ve strateji kuramcılarına ilham olacak kadar çok ilgi görmeye başladı. M.S. 56 yılında rahmetli olan strateji kuramcısı Huan Tan, “Xin Lun” (Yeni Tez) adlı çalışmasında, oyundaki en doğru yaklaşımı açıklarken “rakibinizi çevreleyecek şekilde taşlarınızı geniş bir alana dağıtın” tavsiyesinde bulunuyor. Saldırmak ve düşmanın nefesini kesmek ikinci iyi taktik. “En kötü strateji sadece kendi alanınızı savunmaktır” 1930’larda Fransız Majino Hattı’nı tasarlayanların faydalanabileceği bir öğüt.
Gonun aynı zamanda Han dönemi halkbiliminde de yeri vardır. Wang Zi adlı bir oduncunun hikâyesi şu şekildedir: Ormanda dolaşırken iki bilgenin bir oyun oynadığını görür. Seyretmek için oturur ve oyuna öylesine dalar ki sonunda oyunculardan biri artık evine gitmesinin iyi olacağını söylediğinde baltasının sapının tamamen çürümüş olduğunu görür. Köyüne dönüp kimseleri tanıyamıyor olduğu fark edince, Wang, 100 yıl kadar ortalardan kaybolduğunu anlar. Belki biraz abartı payı olsa da bu öykü boş tahtayla başlayıp giderek artan karmaşıklığın yarattığı büyünün sürekliliği hakkında önemli bir ipucu vermekte.
Satrancın kökleri Hindistan’a ve Pers İmparatorluğu’na kadar uzanıyor olsa da şu an için geçerli olan kurallar 19. yüzyıl başlarında kesinleşmiştir. Arap el yazmaları 1000 yıl öncesinin, satranç benzeri oyunlarının hamle hamle kayıtlarını vermekte. Ancak çağdaş kurallarla oynanan ve tamamı kaydedilen oyun 1490 yılında Barcelona’da gerçekleştrilmiştir. Bununla birilikte kaydı olan en eski go oyunu Prens Sun Ce ile generali Lu Fan arasında oynanır. Şu an oynanan taktiklere tıpa tıp benzer ve M.S. 196 yılına ait olduğu düşünülür. Gonun 12. Yüzyıl’daki el kitabı “Wang You Qing Le Ji” veya “Masum ve Tasasız Eğlenceler (Oyunlar) Seçkisi” Tang döneminde oynanmış onlarca oyunu ve bu oyunların sayısallaştırılmış oyun akış şemalarını içermektedir. Bu kitapta geçen zor sorular hala günümüz amatörleri için bir sınav niteliğindedir.
Tang Hanedanlığı goyu, lut çalma, güzel yazı yazma ve resimle birlikte kültürlü bir beyefendinin sahip olması gereken “dört yetenek” arasında değerlendirmiştir. Bu dönemde go tutkusu Çin’in pek çok büyük şehrinin yanı sıra Japonya başta olmak üzere Kore ve Tibet krallıklarına kadar yayıldı. 11. yüzyıldan itibaren Bayan Murasaki’nin eşsiz eseri Murasaki Şikibu’nun Günlüğü’nde Prens Genji, iki bayanın go oynamasının arkasına gizlenip casusluk yapar.
Çin’de olduğu gibi Japonya’da da go yüzyıllarca soylulara ait bir vakit geçirme aracı olarak kaldı ta ki Edo döneminde (1603-1867) şoğgunlar arasında yaygınlaşıncaya kadar. Gonun askeri taktikler ve stratejiler için mükemmel bir hazırlık oluşturduğu düşünen pek çok savaşçının ön ayak olması sonucunda oyunun yayılması çok da şaşırtıcı değildi. 17. yüzyılda devlet tarafından desteklenen dört okul kuruldu ve oyuncuları derecelendirildiği sistemin en üstüne yerleşen oyuncu, Meijin ya da shogun ustası ünvalarını almaktaydı. 1702 yılında rahmetli olan, Honinbo Okulunun 4. Yöneticisi Meijin Dosaku, pek çok Japon tarafından oyunun en iyi oyuncusu olarak kabul edilir. Her ne kadar sadece 153 oyununun kaydı günümüze ulaşmış olsa da gonun ortaya çıkışından bu yana en büyük teorik ilerlemeye imza attığı söylenir.
Sahiplenme, uzmanlaşma ve okullar arası rekabet Japonya’yı oyun seviyesi açısından Çin’den daha üstün konuma getirdi. Yine Japonya’da go malzemesi yapımı doruk noktasına yükseldi, ender bulunan 700 yaşındaki ‘kaya’ ağacından kesilmiş go tahtaları, siyah taşlar için kayrak beyazlar için sedef ve taş kâselerinin yapımında dut ağacı kullanılırdı. Bugün bu tarzda yapılmış en iyi kalitede bir takım 150.000 dolara alınabilir. 1869 yılında, Meiji devrimi ile gelen, devlet tarafından sağlanan go desteğinin bitmesi bile (ki bu Japonya’nın büyük ölçüde Batı’ya açılması ve ani bir şekilde modernizme geçişin başlangıcıdır) bu üstünlüğü alt edemedi. 1880’lerde Tokyo gazetelerinin go turnuvalarını desteklemeye başlaması yüksek standartların oluşmasını ve tam zamanlı olarak çalışan uzman oyuncu kadrosunun sürekliliğini sağladı. 1930’lar öncesinde Japonya’nın yeni kolonileri olan Tayvan ve Kore ve sonraları Mançurya ve şavaştan bitap düşmüş Çin’in iç bölgelerine gitmeye cesaret eden oyuncular, bu bölgelerdeki yerel rakiplerine avantaj sağlayacak şekilde oyuna engellerle başlama zorunluluğunu hissettiler.
Süprizlerle dolu bir yüzyıl
Çok şey değişti. Geçen yüzyıl go tarihi açısından çok çarpıcıydı. İlk heyecan dalgası 1926 yılında, Iwamoto Kaoru adlı bir Japon pronun (go oyunu uzmanının) , Beijing’de Wu Qing Yuan’ı (12 yaşındaki dahi çocuğu) keşfetmesi ile başladı. Çocuğun hünerinin methi Japonya’ya kadar ulaşınca davetler gelmeye başladı. 19 yaşına geldiğinde Bay Wu Japonya’nın en iyi oyuncularını devirmeye başladı. Bütün rakiplerini eleyince 1933 yılında o günün 10. Meijin’i , Honinbo Shusai, onursal ödülünü kazandı. Böylelikle büyük Honinbo Okulu ustaları arasına 21. sıradan girmiş oldu.
Bay Wu’nun açılışları, alan elde etmek için doğrudan ve keskin yaklaşımıyla, ondan daha yaşlı oyuncular için şaşırtıcydı ve hatta rahatsız ediciydi. Zor durumdaki Meijin oyuna devam etse de oyundaki seviyesinden kaynaklı konumunu istismar ederek 3 ay içerisinde oyunu 13 kez erteletir. Hatta bazı dedikodularda katı kuralcılığını deldiği ve oyundaki gidişatı tersine çeviren, zekice yapılmış 160. hamlesinin Honinbo’nun öğrencilerinden biri tarafından düşünüldüğü söylenir.
Beş yıl sonra Shusai, Bay Wu’nun bir arkadaşına, yine çok uzun bir maç sonrasında kaybeder. Bu oyun, 1968’de edebiyat dalında Nobel ödülü kazanan Yasunari Kawabata tarafından, yaşlı bir Japonun güçten düşüşünü anlattığı, belgesel niteliğindeki bir romana konu olacaktır. Kısa süre sonra, Bay Wu arkadaşını yener ve bundan sonraki 20 yıl boyunca, bu Çin’li deha, Tokya’da karşıdan karşıya geçerken yaralandığı motorsiklet kazasına kadar, üst düzey Japon profesyonellerini yendiği juban-go adı verilen, ard arda gelen on oyunluk zorlu maç serisi dâhil pek çok zaferle yolunda ilerledi.
Gece yarısı kablo TV yayınında ağır siklet prolar Monstor (dev), Razor (jilet), Butcher (kasap) Assassin (günahkar) ve Knitting Needle (örgü şişi) kullanıcı isimleri ile böbürlenmekteler. Tarihteki en ünlü oyunlar 1835’deki Kan Kusturan Oyun, 1926’daki Meşhur Öldürme Oyunu, 1945’deki Atom Bombası Oyunu. Hayır, bu kemik kıran cinsten yakın dövüş sanatlarından biri değil. İki rakibin rahat bir şekilde oturup, yanlarında katlanır kâğıt yelpaze ve sigara dışında bir şey bulundurmadıkları, kesişen dik çizgileri olan düz bir tahtada sırayla siyah ve beyaz taşları yerleştirdikleri bir salon oyunu. Basit kurallar ve malzemelerle oynansa da müthiş bir zihinsel mücadele. Satrançtan farklı olarak, her ne kadar uzun süreden beri 1 milyon 600 bin dolarlık ödül duyuruluyor olsa da henüz hiçbir bilgisayar 10 yaşındaki zeki bir çocukla başa çıkamadı. İngilizcede go olarak bilinen oyun, (Japonca İgo, Çince Veyçi, Korece Baduk) satrançtan daha derin ya da zor değil. 2500 yıl önce Çin’de akıl edilen oyun, Han Hanedanlığı döneminde (M.Ö.206-M.S. 220) şairlere, filozoflara ve strateji kuramcılarına ilham olacak kadar çok ilgi görmeye başladı. M.S. 56 yılında rahmetli olan strateji kuramcısı Huan Tan, “Xin Lun” (Yeni Tez) adlı çalışmasında, oyundaki en doğru yaklaşımı açıklarken “rakibinizi çevreleyecek şekilde taşlarınızı geniş bir alana dağıtın” tavsiyesinde bulunuyor. Saldırmak ve düşmanın nefesini kesmek ikinci iyi taktik. “En kötü strateji sadece kendi alanınızı savunmaktır” 1930’larda Fransız Majino Hattı’nı tasarlayanların faydalanabileceği bir öğüt.
Gonun aynı zamanda Han dönemi halkbiliminde de yeri vardır. Wang Zi adlı bir oduncunun hikâyesi şu şekildedir: Ormanda dolaşırken iki bilgenin bir oyun oynadığını görür. Seyretmek için oturur ve oyuna öylesine dalar ki sonunda oyunculardan biri artık evine gitmesinin iyi olacağını söylediğinde baltasının sapının tamamen çürümüş olduğunu görür. Köyüne dönüp kimseleri tanıyamıyor olduğu fark edince, Wang, 100 yıl kadar ortalardan kaybolduğunu anlar. Belki biraz abartı payı olsa da bu öykü boş tahtayla başlayıp giderek artan karmaşıklığın yarattığı büyünün sürekliliği hakkında önemli bir ipucu vermekte.
Satrancın kökleri Hindistan’a ve Pers İmparatorluğu’na kadar uzanıyor olsa da şu an için geçerli olan kurallar 19. yüzyıl başlarında kesinleşmiştir. Arap el yazmaları 1000 yıl öncesinin, satranç benzeri oyunlarının hamle hamle kayıtlarını vermekte. Ancak çağdaş kurallarla oynanan ve tamamı kaydedilen oyun 1490 yılında Barcelona’da gerçekleştrilmiştir. Bununla birilikte kaydı olan en eski go oyunu Prens Sun Ce ile generali Lu Fan arasında oynanır. Şu an oynanan taktiklere tıpa tıp benzer ve M.S. 196 yılına ait olduğu düşünülür. Gonun 12. Yüzyıl’daki el kitabı “Wang You Qing Le Ji” veya “Masum ve Tasasız Eğlenceler (Oyunlar) Seçkisi” Tang döneminde oynanmış onlarca oyunu ve bu oyunların sayısallaştırılmış oyun akış şemalarını içermektedir. Bu kitapta geçen zor sorular hala günümüz amatörleri için bir sınav niteliğindedir.
Tang Hanedanlığı goyu, lut çalma, güzel yazı yazma ve resimle birlikte kültürlü bir beyefendinin sahip olması gereken “dört yetenek” arasında değerlendirmiştir. Bu dönemde go tutkusu Çin’in pek çok büyük şehrinin yanı sıra Japonya başta olmak üzere Kore ve Tibet krallıklarına kadar yayıldı. 11. yüzyıldan itibaren Bayan Murasaki’nin eşsiz eseri Murasaki Şikibu’nun Günlüğü’nde Prens Genji, iki bayanın go oynamasının arkasına gizlenip casusluk yapar.
Çin’de olduğu gibi Japonya’da da go yüzyıllarca soylulara ait bir vakit geçirme aracı olarak kaldı ta ki Edo döneminde (1603-1867) şoğgunlar arasında yaygınlaşıncaya kadar. Gonun askeri taktikler ve stratejiler için mükemmel bir hazırlık oluşturduğu düşünen pek çok savaşçının ön ayak olması sonucunda oyunun yayılması çok da şaşırtıcı değildi. 17. yüzyılda devlet tarafından desteklenen dört okul kuruldu ve oyuncuları derecelendirildiği sistemin en üstüne yerleşen oyuncu, Meijin ya da shogun ustası ünvalarını almaktaydı. 1702 yılında rahmetli olan, Honinbo Okulunun 4. Yöneticisi Meijin Dosaku, pek çok Japon tarafından oyunun en iyi oyuncusu olarak kabul edilir. Her ne kadar sadece 153 oyununun kaydı günümüze ulaşmış olsa da gonun ortaya çıkışından bu yana en büyük teorik ilerlemeye imza attığı söylenir.
Sahiplenme, uzmanlaşma ve okullar arası rekabet Japonya’yı oyun seviyesi açısından Çin’den daha üstün konuma getirdi. Yine Japonya’da go malzemesi yapımı doruk noktasına yükseldi, ender bulunan 700 yaşındaki ‘kaya’ ağacından kesilmiş go tahtaları, siyah taşlar için kayrak beyazlar için sedef ve taş kâselerinin yapımında dut ağacı kullanılırdı. Bugün bu tarzda yapılmış en iyi kalitede bir takım 150.000 dolara alınabilir. 1869 yılında, Meiji devrimi ile gelen, devlet tarafından sağlanan go desteğinin bitmesi bile (ki bu Japonya’nın büyük ölçüde Batı’ya açılması ve ani bir şekilde modernizme geçişin başlangıcıdır) bu üstünlüğü alt edemedi. 1880’lerde Tokyo gazetelerinin go turnuvalarını desteklemeye başlaması yüksek standartların oluşmasını ve tam zamanlı olarak çalışan uzman oyuncu kadrosunun sürekliliğini sağladı. 1930’lar öncesinde Japonya’nın yeni kolonileri olan Tayvan ve Kore ve sonraları Mançurya ve şavaştan bitap düşmüş Çin’in iç bölgelerine gitmeye cesaret eden oyuncular, bu bölgelerdeki yerel rakiplerine avantaj sağlayacak şekilde oyuna engellerle başlama zorunluluğunu hissettiler.
Süprizlerle dolu bir yüzyıl
Çok şey değişti. Geçen yüzyıl go tarihi açısından çok çarpıcıydı. İlk heyecan dalgası 1926 yılında, Iwamoto Kaoru adlı bir Japon pronun (go oyunu uzmanının) , Beijing’de Wu Qing Yuan’ı (12 yaşındaki dahi çocuğu) keşfetmesi ile başladı. Çocuğun hünerinin methi Japonya’ya kadar ulaşınca davetler gelmeye başladı. 19 yaşına geldiğinde Bay Wu Japonya’nın en iyi oyuncularını devirmeye başladı. Bütün rakiplerini eleyince 1933 yılında o günün 10. Meijin’i , Honinbo Shusai, onursal ödülünü kazandı. Böylelikle büyük Honinbo Okulu ustaları arasına 21. sıradan girmiş oldu.
Bay Wu’nun açılışları, alan elde etmek için doğrudan ve keskin yaklaşımıyla, ondan daha yaşlı oyuncular için şaşırtıcydı ve hatta rahatsız ediciydi. Zor durumdaki Meijin oyuna devam etse de oyundaki seviyesinden kaynaklı konumunu istismar ederek 3 ay içerisinde oyunu 13 kez erteletir. Hatta bazı dedikodularda katı kuralcılığını deldiği ve oyundaki gidişatı tersine çeviren, zekice yapılmış 160. hamlesinin Honinbo’nun öğrencilerinden biri tarafından düşünüldüğü söylenir.
Beş yıl sonra Shusai, Bay Wu’nun bir arkadaşına, yine çok uzun bir maç sonrasında kaybeder. Bu oyun, 1968’de edebiyat dalında Nobel ödülü kazanan Yasunari Kawabata tarafından, yaşlı bir Japonun güçten düşüşünü anlattığı, belgesel niteliğindeki bir romana konu olacaktır. Kısa süre sonra, Bay Wu arkadaşını yener ve bundan sonraki 20 yıl boyunca, bu Çin’li deha, Tokya’da karşıdan karşıya geçerken yaralandığı motorsiklet kazasına kadar, üst düzey Japon profesyonellerini yendiği juban-go adı verilen, ard arda gelen on oyunluk zorlu maç serisi dâhil pek çok zaferle yolunda ilerledi.
Kaza sonrası Bay Wu’nun oyunu eskisi gibi iyi olmamaya başladı ve 1983 yılında profesyonel go hayatını noktaladı. Şimdilerde 90’lı yaşlarında (Ç.N: Go Seigen 2011’de 97 yaşında*) ve kendi vatandaşlarının, dünya devlerine tekrardan rakip olmaya başlayışını gözlemlemekte. Kültür Devrimi sırasında gonun “dört beceri”den biri olma konumu “boş beleş zaman öldürme”ye indirgenmişti. Yine de 1970’lerde bazı Çinli oyuncular ki bunların arasında sürgün edildiği yerlerde domuz çiftliğinde yıllarını geçirmiş, Japon rakiplerine karşı bireysel başarısı sayesinde zafer kazanmış, Nie Weipin de var. 1996 yılında sonuçların giderek daha rahatsız edici olmasından dolayı Japonya karşılıklı yarışmaları iptal edene kadar, 1980’lerde Çin takım olarak daha sık bir şekilde kazanmaya başladı.
Satrançda yaklaşık olarak büyük usta seviyesine denk düşen, 9 dan seviyesine, ulaşan bayan iki oyuncu da Çinli ve ikisi de son 15 yıl içersinde ortaya çıktı. Bu iki kişiden biri olan Rui Naiwei dünyadaki en iyi 15 oyuncu arasında. 2000 yılında tek bir turnuvanın içersinde Iron Lady (Demir Hatun) (Bayan Rui için genelde böyle denilirdi) dünyanın en iyi derecesinin daimi sahibi iki bay oyuncuyu birbiri ardına devirmişti. Çin’deki diriliş şaşkınlığa yol açmamalı. Dünyadaki 30 milyona civarındaki go oyunusunun yarısı Çinli ve Çin’de genel refahla birlikte bu oyuna destek de arttı. Japonya’nın 450 profesyonel (uzman) oyuncu olsa da Çin 300 civarında uzman oyuncu ile yarışmalara katılmakta.
Komşuları tarafından durgun su olarak adlandırılan, Güney Kore, goda dev bir sıçrayışa imza attı. Uluslararası camiada tanınan ilk Koreli Cho Chik-un oldu. Küçükken Japonya’ya gelen Cho Chikun 11 yaşında profesyonel (uzman) oldu. 27 yaşındayken Bay Cho, Japonya’daki üst düzey dört ünvanın da sahibi oldu. Halen Bay Cho, Japonya’daki herhangi bir go oyuncusundan daha fazla kazanmakta ve bazıları onun yetenek anlamında dünyada 5. sırada olduğunu söylemekte.
Bay Cho’nun bu rekoru şu an dünya üçüncüsü olan Güney Kore’li Cho Hoon-hyun ile karşılaştırılınca sönük kalıyor. Kendi ülkesinde kalmayı tercih eden Bay Cho Güney Kore’nin en gösterişli ünvanı olan Paewan ünvanını ard arda 16 kez kazanmış. Ta ki şu anki dünya şampiyonu olan kendi öğrencisi Lee Chang-ho’ya yenilinceye kadar. Bay Lee ya da Koreli hayranlarının ona taktıkları isimle Taş Buda, uluslararası düzeydeki ünvanların yedisinden beşini kazanmış olma ayrıcalığına sahip. Yılda yaklaşık 1 milyon dolar kazandığı düşünülüyor.
Kore’de tam bir go çılgınlığı var. Japonya’nın nufusunun yarısına sahip olmasına rağmen Japonya’ya göre 3 kat daha fazla faal oyuncuya sahip. Seul’de go okulları ve kulüpleri apartmanların koridorlarında geçişe engel olabilmekte. Seul şehrinde kablolu yayında sürekli yayın yapan iki adet go kanalı da mevcut. Bu yüzden, ilk olarak 1988 yılında katılmaya başlamış olsalar da sadece ulusal şampiyonaları kazanmakla kalmayıp, 54 uluslararası şampiyonanın 41’ni kazanan Korelilere şaşırmamak gerekir. Ufak bir karşılaştırma yapacak olursak bu şampiyonaların 10 tenesini Japonyanın 3 tanesini de Çinin kazanmış olduğunu görürüz. Hepsinden daha üstün olan 400.000$ ödüllü, iş dünyasının nüfuslu kişilerinden olan Tayvanlı İng Çang-ki tarafından kurulan İng Kupası dört yılda bir düzenlenir ve şu ana kadar hiçbir zaman Kore’nin dışına çıkmamıştır. 2004 yılı için en iyi 5 oyunun finali Ocak ayında gerçekleşecek. Kore’nin son bombası, 19 yaşındaki Choi Cheol-han ile 28 yaşındaki Çinli Chang Hao er meydanına çıkacaklar. Büyük bir dövüş olacağa benzer, eski bir Çin atasözünün dediği gibi, satranç bir çatışmaysa go bir savaştır.
Yayın künyesi: "Go: The game to beat all games. The most intellectually testing game ever devised?" The Economist, 16 December 2004, http://www.economist.com/node/3445214
Satrançda yaklaşık olarak büyük usta seviyesine denk düşen, 9 dan seviyesine, ulaşan bayan iki oyuncu da Çinli ve ikisi de son 15 yıl içersinde ortaya çıktı. Bu iki kişiden biri olan Rui Naiwei dünyadaki en iyi 15 oyuncu arasında. 2000 yılında tek bir turnuvanın içersinde Iron Lady (Demir Hatun) (Bayan Rui için genelde böyle denilirdi) dünyanın en iyi derecesinin daimi sahibi iki bay oyuncuyu birbiri ardına devirmişti. Çin’deki diriliş şaşkınlığa yol açmamalı. Dünyadaki 30 milyona civarındaki go oyunusunun yarısı Çinli ve Çin’de genel refahla birlikte bu oyuna destek de arttı. Japonya’nın 450 profesyonel (uzman) oyuncu olsa da Çin 300 civarında uzman oyuncu ile yarışmalara katılmakta.
Komşuları tarafından durgun su olarak adlandırılan, Güney Kore, goda dev bir sıçrayışa imza attı. Uluslararası camiada tanınan ilk Koreli Cho Chik-un oldu. Küçükken Japonya’ya gelen Cho Chikun 11 yaşında profesyonel (uzman) oldu. 27 yaşındayken Bay Cho, Japonya’daki üst düzey dört ünvanın da sahibi oldu. Halen Bay Cho, Japonya’daki herhangi bir go oyuncusundan daha fazla kazanmakta ve bazıları onun yetenek anlamında dünyada 5. sırada olduğunu söylemekte.
Bay Cho’nun bu rekoru şu an dünya üçüncüsü olan Güney Kore’li Cho Hoon-hyun ile karşılaştırılınca sönük kalıyor. Kendi ülkesinde kalmayı tercih eden Bay Cho Güney Kore’nin en gösterişli ünvanı olan Paewan ünvanını ard arda 16 kez kazanmış. Ta ki şu anki dünya şampiyonu olan kendi öğrencisi Lee Chang-ho’ya yenilinceye kadar. Bay Lee ya da Koreli hayranlarının ona taktıkları isimle Taş Buda, uluslararası düzeydeki ünvanların yedisinden beşini kazanmış olma ayrıcalığına sahip. Yılda yaklaşık 1 milyon dolar kazandığı düşünülüyor.
Kore’de tam bir go çılgınlığı var. Japonya’nın nufusunun yarısına sahip olmasına rağmen Japonya’ya göre 3 kat daha fazla faal oyuncuya sahip. Seul’de go okulları ve kulüpleri apartmanların koridorlarında geçişe engel olabilmekte. Seul şehrinde kablolu yayında sürekli yayın yapan iki adet go kanalı da mevcut. Bu yüzden, ilk olarak 1988 yılında katılmaya başlamış olsalar da sadece ulusal şampiyonaları kazanmakla kalmayıp, 54 uluslararası şampiyonanın 41’ni kazanan Korelilere şaşırmamak gerekir. Ufak bir karşılaştırma yapacak olursak bu şampiyonaların 10 tenesini Japonyanın 3 tanesini de Çinin kazanmış olduğunu görürüz. Hepsinden daha üstün olan 400.000$ ödüllü, iş dünyasının nüfuslu kişilerinden olan Tayvanlı İng Çang-ki tarafından kurulan İng Kupası dört yılda bir düzenlenir ve şu ana kadar hiçbir zaman Kore’nin dışına çıkmamıştır. 2004 yılı için en iyi 5 oyunun finali Ocak ayında gerçekleşecek. Kore’nin son bombası, 19 yaşındaki Choi Cheol-han ile 28 yaşındaki Çinli Chang Hao er meydanına çıkacaklar. Büyük bir dövüş olacağa benzer, eski bir Çin atasözünün dediği gibi, satranç bir çatışmaysa go bir savaştır.
Yayın künyesi: "Go: The game to beat all games. The most intellectually testing game ever devised?" The Economist, 16 December 2004, http://www.economist.com/node/3445214
elinize, emeğinize sağlık. mükemmel bir çeviri olmuş. çok teşekkürler.
YanıtlaSilArda Alkas