26 Tem 2013

Go Oyunu ve Yaşam - Bölüm 2

Hayri Kılıç

Go oyunu üç bölümden oluşur : Açılış (fuseki), oyun ortası (çuban), oyun sonu (yose).

Fuseki’yi bir binanın temeline benzetebiliriz. Binanın inşasında temel ne kadar önemli ise, Go oyununda Fuseki o kadar önemlidir. Zira oyun, bu bölümdeki hamlelerimiz üzerine gelişir. Hangi bölgeleri kontrol edeceğimiz, oyun ortası ve sonunda tahta üzerinde nasıl bir konuma sahip olacağımızın görüntüsü bu bölümde tasarlanır. Elbette, rakibin de planlarımızı bozacağını düşünecek olursak, oyun sonlarına doğru tahtadaki konumumuz tam olarak ilk başta hayal ettiğimiz gibi olmayacaktır, fakat bu bölümdeki tasarılarımız bize bir amaç taşıyan hamleler yapma imkanı sağlar (bknz. Bölüm 1 – amaç > strateji > taktik).

Amacımız, rakibe rağmen tahta üzerinde en kritik noktalara oynamak; denk bir rakibe karşı da oyun dengesini korumaya çalışmak olacaktır.

Hollandalı amatör Go ustalarından Rob Van Zeijst, “Zeijst, Rob Van : 501 Açılış Problemleri” kitabında açılış prensiplerini şu şekilde sıralamış:

(*) Zorunlu bir hamle var mı?

  • Zayıf grubunu güçlendir. 
  • Rakibinin grubunu zayıf düşür. 
  • Kesin bir bölgede inisiyatifi ele geçir. 
(*) Büyük bir hamle var mı?

  • Kendi pozisyonunu genişlet. 
  • Rakibinin genişlemesini engelle. 
  • Tehdit unsuru oluştur. 
  • Olası bir tehdidi engelle.

(*) Büyük bir alan potansiyeli (moyo) var mı?

  • Alan potansiyelinizi genişletmek ya da kapatmaya mı ihtiyacınız var? 
  • Rakibin alan potansiyeline saldırmanız gerekir. 


Go oyunu açılış prensipleri hakkında konuştuğumuzu bir kenara bırakırsak, sanki hayatın her alanında kullanılabilecek prensiplerden söz ediyormuşuz gibi gelir. Örneğin, mevcut bir kategoriye giriş yapmış ve pazar payı elde etmeye çalışan bir şirket düşünün. Bu şirketin daha yolun başındayken kendisini zora sokacak, rakipler tarafından saldırıya maruz kalacağı kararlar alması elbette doğru olmayacaktır. Aynı zamanda, mevcut zayıflıklarını gidermeden, büyük kararlar vermesi de stratejik açıdan hatalıdır. Sun Tzu’nun “Tzu, Sun : Savaş Sanatı” kitabında belirttiği gibi : “Danışarak avantajlarını değerlendir; kuvvetlerini ona göre yapılandır ki olağanüstü taktikler uygulayabilesin. Kuvvetlerini stratejik olarak yapılandır, üstünlük sende kalsın.” Kuvvetleri stratejik olarak yapılandırmamak amaçlarımıza ulaşmamızı engeller.

Oyun ortasındaki(çuban) amacımız, açılış bölümünde şekillenen bölgeleri netleştirmek, rakibin alanlarını bir dizi saldırıyla küçültme, hatta ele geçirmeye çalışmaktır. Taktik ağırlıklıdır. Bir Go oyuncusu, oyunun her aşamasında durum analizi yapar. Öncelikle mevcut durum değerlendirilir. Güçlü olduğu, zayıf olduğu noktalar saptanır. Sonuca göre, fırsatları ve olası tehditler değerlendirilerek sonraki en iyi hamle oynanır. Bu bir dizi hesaplama ve kıyaslama gerektiren bir işlemdir. Günümüzde ise, şirketlerin çoğu SWOT (Güçlü Yönler (Strengths), Zayıf Yönler (Weaknesses), Fırsatlar (Opportunities), Tehditler (Threats)) analizi yapar. Bu analiz, Go oyuncusunun oyun sırasındaki değerlendirmelerine benzer. Şirket bu analiz sayesinde piyasaya göre konumunu görür ve bunu göz önünde bulundurarak geleceği için en iyi kararları almaya çalışır.

Günümüzde rekabetin yoğun olarak yaşandığı alanlarda bazı prensiplere ihtiyaç duyuluyor. Örneğin, Sun Tzu, Savaş Sanatı adlı kitabında : “Askeri harekatlar hile gerektirir. Güçlüyken zayıf görün, etkiliyken etkisiz görün” diyor. Ünlü Çin Strategemlerinde de düşmanı ya da rakibi şaşırtmaya yönelik prensipler yer alıyor. Buradan çıkan sonuç şudur : sıradışı karar ve şaşırtmaya yönelik hamleler bizi farklılaştırır, her alanda bir adım önde olmamızı sağlar. Go oyununda ise özellikle oyun ortasında(çuban) bu ihtiyaç hissedilmektedir. Bir aşamaya kadar rakibinize karşı denk bir oyun sürdürebilirsiniz; fakat yapacağınız sıradışı bir hamle ile bir adım önde olmanız elinizdedir. Birbirine denk ya da handikaplı bir Go oyununda başarıya giden yol, güçlü bir stratejiye zemin hazırlayan hileye dayalı taktiklerdir. Hileyi burada kötü bir sözcük olarak algılamayın. Bu hamleler, kısıtlı zaman ve kaynaklarımızı en etkin şekilde kullanmamızı sağlayan, yanıltmaya dayalı taktiklerdir.

Ne zaman ve nereye saldırmamız gerektiğini, ne zaman savunmaya yönelik kararlar alacağımızı bilmek çok önemlidir. İster Go oyununda olsun ya da yaşantımızın herhangi bir alanında, önde olduğumuz durumlarda (kazanıyorken) gereksiz riskler almak ve kendimizi zayıf duruma düşürmek doğru değildir. Oyun sonuna kadar yapacağınız savunmaya dayalı hamleler, alacağınız önlemler zaten sizi kazanca götürecektir. Pazarlama Savaşları “Trout, Jack; Ries, Al : Pazarlama Savaşları” kitabında 1 nolu savunma ilkesi olarak, “Savunmayı yalnızca pazarın lideri düşünmelidir”diyor. Lider olduğunuz bir konumda rakipleriniz daha fazla riske girmek zorunda kalacaktır. Bu durumda, savunma yaparak fırsat geçtiğinde saldırmak daha doğru olacaktır. Oyunda rakibe göre geride olduğumuz bir durumda ise, rakibi hata yapmaya zorlamak esas olmalıdır. Bu durumda riske girmelisiniz; riskler kontrol edilir olmakla birlikte, kesinlikle rakibi hata yapmaya zorlayıcı olmalıdır. Bu çoğunlukla “gerilla savaşlarını” anımsatır. Daha derin planlar hazırlayarak rakibi şaşırtmak (hata yapmasını sağlamak) amacınıza ulaşmanızda yardımcı olacaktır.

Oyun sonu, Go oyununda son aşamadır. Tahta üzerinde paylaşımlar neredeyse belirlenmiştir. Alanların birbirine yakın olduğu durumlarda, sente (hamle önceliği, hamle yapma sırasının kendinde oluşu) sürekli korunmalı,inisyatif elde tutulmalı ve sürekli puan kazanırken (tabi rakibin de kaybetmesi sağlanarak) oyunda üstünlük sağlanmalıdır. Gote (inisiyatifi rakibe bırakma) durumda ise, tahta üzerinde mümkün olan en kazançlı yere oynayarak, inisayatif karşıya bırakılmalıdır. Günümüzdeki firmalara baktığımızda, mesela Apple’ın teknoloji üretmemesi, piyasaya yenilik katmaması senteyi ve dolayısıyla inisiyatifi kaybetmesine sebep olur. Bu sebeple sürekli bir gelişme ve piyasaya yeni birşeyler sunma telaşındadırlar.

Sonuç olarak, Go oyunu ve hayatımız strateji gerektiren bir oyundur. Amaç, kısıtlı zaman ve hamlede strateji, taktik ve kurnazlık kullanarak en fazla faydayı elde etmektir. Go oyunu hayatımıza ilham olacak kavramlar, taktikler içerir. Günlük işlerimizde zorlanarak verdiğimiz kararlar, belki Go oyunu sayesinde daha kolay bir hale gelir.

Zira bu oyun, bize sistematik ve sezgisel düşünce kapılarını açar. Sadece hesap, hafıza gibi yetenekler değil, zamanlama ve yaklaşım sezgilerimizi de geliştirir.

2 yorum:

  1. go'nun doğasını anlamak/anlatmak için bu kadar saçma örnekler verildiğini görmek insanı ister istemez üzüyor. İş hayatıymış... rekabet! çıkar! ne ile yaşıyorsan öyle go oynarsın demek istiyorum bu yazıyı yazan arkadaşımıza.

    YanıtlaSil