28 Eyl 2011

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Go Kulübü

Gamze Gül Çakır

Bir kafede görüp de bu taşlar da şeker gibiymiş (herkesin verdiği klasik tepki, evet) neymiş bu, bir bakayım dedikten sonra öğrenmeye başladığım bu oyunun öncelikle benim hayatımı bu kadar çok değiştirmesi, insanların nasıl bir tutkuyla bu oyunu oynadıklarını öğretti sanırım bana. Daha bu oyunda çok da yeni ve kimseyi de bilmezken bir arkadaşımla paylaşıp sonrasında da "bu cidden iyi bir şeymiş, hadi bizim okuldakilere öğretelim ve hatta -kibirden uzak- birlikte öğrenelim"di sanırım bizim kulübümüzün çıkış fikri.

Belki  garip ama oyundaki merdiven kuralı beni tamamiyle oyuna bağlamıştı ve bunu herkese anlatmak geldi içimden, çok net ve kısa bir o kadar da çarpıcı bir kural –sanıyorum bir yandan da seviyem itibariyle-  daha bilmiyorum: bir hata yaptıysan farkına vardığın anda bu hatayı olduğu yerde bırak, ne kadar çok uzatırsan o kadar çok kaybedersin. İlk zamanlarda baya hoşuma giden ve hayata uygulamaya çalıştığım ama geçen bu 2 yılda ancak anladığım –ve belki de hala anlayamadığım- bu kural tüm dünyayı 19x19 bir tahtada gözümün önüne sermişti sanki.

İlk neler yapmamız gerektiğini yazan kağıt parçası
En başta Burak Köksal’ın bana ve arkadaşım Tuğçe Yüksel’e öğretmenlik yapmasıyla başlayan bu süreç, benim hadi bakalım diyip Odtü, Hacettepe ve Bilkent go kulüplerine mail atmamla devam etti. İstediğim, bir go kulübü nasıl kurulur, ekipmanlara nasıl ulaşabilirim ve insanların ilgisini nasıl çekerim sorularının cevaplarını alabilmekti. Bana tek geri dönüş yapan Hacettepe go kulübü başkanı Eren Kurter oldu. Beni hemen ortadünyaya çağırıp, derdimi sordu. Sonrasında tüm sorularıma cevap verip, dertlerime de derman olmuştur. Okuldaki ilk etkinliğimizi Ankara go oyuncularıyla birlikte yaptık. Sonrasındaki tüm etkinliklerimizde de Eren Kurter hem eğitimci olarak hem de ekipman olarak bize yardımcı oldu. Geçen sene de aramıza Çağlar Tekir katıldı. Her Cuma saat 16.00’da elimizden geldiğince fakültenin ön kantininde bir şeyler yapmaya çalıştık.



Sanırım artık bireysellikten kurumsallığa geçiş yapmam gerekli.

Fakültemizin go kulübü sanırım 2 yıl önce mart ayında kuruldu. Kurucular: Tuğçe Yüksel, bendeniz ve bizi kırmayıp isimlerini yazmamıza izin veren ama asla hiç biri go oynamayan yakın arkadaşlarımızdı. Kulübün rehber hocası da –fakültede go’yu hiç olmazsa duyacak insanların yalnızca felsefe kürsüsünde olacağını düşündük ve yanılmadık- Eylem Ümit oldu. 

5 tane 19x19 tahta, 3 tane 9x9 tahta ve 5 tane cam taş seti bulunmakta ön kantindeki dolabımızda.

Başkan, başkan yardımcısı ya da üyeler gibi ast-üst kavramlara karşı durduğumuzdan buna dair bilgi veremiyorum.

Facebook’ta oldukça uzun zamandır güncellenmeyen bir sayfamız var; ancak internet sitemiz mali nedenlerden dolayı bulunmamakta, bu sebeple burda bize fırsat verilmesi çok önemliydi. Bunun için Çağatay hoca’ya çok teşekkür ederiz.

Uzun ve taşlı bir yolda yürüdük, yürüyoruz ve sanırım artık çıkış yoluna oldukça uzağız.

1 yorum:

  1. tebrikler. ne iyi etmissiniz de, go ogrenmissiniz. biz de go sayesinde seninle tanismis olduk. diyebiliriz ki, go oynamak, beyne, ruha ve dostluğa iyi gelir :)

    YanıtlaSil